Ön çapraz bağ diz ekleminin içinde yer alan, kaval (Tibia) kemiği ile uyluk (Femur) kemiğini birbirine eklem içinden bağlayan, yaklaşık 4 cm uzunluğunda sabit bir yapıdır. Bu bağın görevi dizin stabilitesini sağlamaktır. Dönme ve kayma hareketlerine karşı diz eklemini korur, uyluk ve kaval kemiklerinin birbirlerinden uzaklaşmasını, özellikle kaval kemiğinin öne yer değiştirmesini ve içe dönmesini engeller. Ancak tüm bunları tek başına yapmaz; menisküsler, arka çapraz bağ ve yan bağlar da bu stabiliteye büyük katkı sağlar.
Ön çapraz bağ yaralanması dizde burkulma, dönme ya da darbe neticesinde gerçekleşir. Temaslı sporlarda dize alınacak bir darbeyle, ya da daha sıklıkla dizde dönme/burkulmanın meydana geldiği temassız yaralanmalar neticesinde gerçekleşir. Örnek verecek olursak; basketbol gibi ani yön değiştirme, koşarken aniden durma neticesinde, ya da zıpladıktan sonra yere tek ayak üzerine düşme neticesinde gelişebilmektedir.
Travmada oluşan gücün büyüklüğü, uyluk ve kaval kemiklerini bir arada tutmaya çalışan ön çapraz bağın dayanabileceği güçten fazla olduğunda ne yazık ki bağda kopma meydana gelmektedir.
Ön çapraz bağ yaralanmaları en sık futbol ve basketbol gibi rekabetçi spor branşlarıyla uğraşan sporcularda karşımıza çıkmaktadır. Kadın sporcularda erkeklere kıyasla yaralanma riski daha fazladır, bunun nedeni ise çoklu faktörlere dayanmaktadır. Bu faktörlerin başında fiziksel kondisyon ve kas gücü farklılıkları gelmektedir. Ayrıca kadınların kalça genişliğinin erkeklere göre daha fazla olması bacak diziliminde çarpıklığa yol açar, bu da dizlerinin içe doğru hizalandığı anlamına gelir. Bu hizalanma, zıplama/ani yön değiştirme gibi hareketler sırasında ön çapraz bağ yaralanması riskini artırır. Kadınlarda yaralanma oranının yüksek olmasının bir diğer nedeni de hormon nedenlidir. Östrojen hormonunun ön çapraz bağın kolajen liflerinin üretimi, dolayısıyla bağın mukavemeti üzerinde olumsuz etkisi vardır. Östrojen hormonu sentezinin üst seviyelere çıktığı adet döngüsünün ovulasyon fazında ön çapraz bağ yaralanma riskinin de arttığı bilinmektedir.
Travmanın hemen akabinde yoğun bir ağrı ve şişme meydana gelir ve üzerine basmakta zorlanılır. Şişlik ve ağrı ilk 24 saatte yoğunlaşır. Şişlikten ötürü dizin tam bükülmesi zor olabilir. Şişmenin sebebi eklemin içinde biriken kandır (hematom). İlerleyen günlerde şişlik ve ağrı azalır, şişlik indikçe hasta dizini daha rahat bükebilir hale gelir. Ancak bu sefer de dizde boşluk hissi/güvensizlik belirir. Boşluk hissi ile özellikle merdivenden inerken ya da adım yönünü değiştirirken karşılaşılmaktadır.
Başta oluşan ağrı ve şişlik zamanla azalsa da diz eski sağlığına tam anlamıyla geri dönemez. Gün içerisinde yaşanan boşluk hissi, diğer bir deyişle dizin gidip gelmesi hastayı rahatsız ve tedirgin eder çünkü hastanın yaşadığı her boşluk hissinde dizde ağrı da oluşmaktadır. Bu boşluk hissi ve ağrının tekrar olacağının yarattığı tedirginlik hastada korumacılığı, dizine güvenmemeyi ve istediği sporu yapamamayı da beraberinde getirir. Dizdeki stabilte kaybı uzun vadede ne yazık ki eklem kıkırdağında aşınmayı ve artrozu (kireçlenmeyi) da tetikler.
Çocuk ve adolesanlarda kopan bağın tekrar iyileşebildiğini dair bilimsel veriler olsa da bu iyileşme oldukça sınırlı meydana gelmektedir. Özellikle çocuklarda daha sık gördüğümüz bağın kaval kemiği tarafında kemik parça ile birlikte meydana gelebilen kopmalarının kendiliğinden iyileşme potansiyeli var diyebiliriz. Erişkinlerde ise iyileşme potansiyeli yok denecek kadar az. Bağ uyluk kemiğine tutunduğu taraftan kopmakta ve farklı bir anatomik bölgeye, sıklıkla arka çapraz bağın üzerine gevşek bir biçimde tutunarak ‘yalancı’ bir iyileşme sağlamaktadır. Mekanik özellikleri değişen, orijinal gerginliğini kaybeden bağ ne yazık ki eski fonksiyonu, yeterli stabiliteyi sağlayamaz.
Ön çapraz bağın cerrahi tedavisi artroskopik yöntemle, yani eklem içinin endoskopik bir kamera ile görüntülenmesiyle yapılmaktadır. En sık uygulanan yöntem yeni bir bağ yapılması/rekonstrükte edilmesidir. Hastaların büyük çoğunluğunda kopan bağ lifleri dikilemeyecek/saçaklanmış bir yapıdadır. Bu nedenle orijinal çapraz bağı taklit eden yeni bir bağ yapılır. Yeni bağ için sıklıkla hastanın kendi tendonları (diz arkasından hamstring tendonu, diz kapağı hemen üstünde kuadriseps tendonu, diz kapağı hemen altında patellar tendon ya da ayak bileği dış tarafından peroneal tendonu) sıklıkla tercih edilen tendon greft alanlarıdır. Bazı durumlarda kadavradan alınan greftler de (allogreft) tercih edilebilmektedir. Hastanın kendisinden tendonlar, alınan bölgede hastanın fark edebileceği bir eksikliğe yol açmamaktadır. Ancak profesyonel sporcularda, sporcunun maksimum ihtiyaç duyduğu kasın tendonunu almamaya özen göstererek greft tercih yapılmalıdır. Alınan tendon uygun kalınlık sağlanana kadar çeşitli tekniklerle katlanarak hazırlığı tamamlanır.
Artroskopik olarak eklem içinde uyluk ve kaval kemikleri üzerinde orijinal bağın yapışma alanlarına kemik tüneller açılır ve tendondan hazırlanmış yeni bağ bu tünellerden geçirilerek kemiklere sabitlenir. Ameliyatın en önemli kısmı bu tünellerin açılmasıdır, çünkü tünellerin yerleşimi hem anatomiye yakın olmalı hem de izometrik olmalıdır; yani dizin hareketi sırasında tüneller birbirinden uzaklaşmamalıdır. Greftin yeterli kalınlıkta olması, kemik tespitinin sağlam yapılması da cerrahinin diğer önemli basamaklarıdır.
Cerrahinin başarısını etkileyen önemli diğer faktörler ise ön çapraz bağ kopmasına eşlik eden ek yaralanmalardır. Özellikle menisküsün arka boynuzu kaval kemiğinin öne kaymasını engellemede bir takoz görevi görmektedir. Ön çapraz bağ yırtıklarına iç ve dış menisküsün arka boynuzunda ya da arka kökündeki yırtılmalar sıklıkla eşlik etmektedir ve bu durumda sadece ön çapraz bağın rekonstrüksiyonu dize yeterli stabiliteyi sağlayamamaktadır. Bu nedenle menisküs yırtıklarının ameliyat öncesi ve ameliyat sırasında tespit ve tamiri bu ameliyatın olmazsa olmazlarındandır. Menisküs dışında ön çapraz bağ yaralanmasına eşlik edebilen diğer yaralanmalar da yan bağ yaralanmalarıdır. Bu yaralanmaların varlığı ameliyat öncesinde muayene ve görüntülemelerle tespit edilmeli, tamir/rekonstrüksiyon gerekiyorsa eş zamanlı planlanması gerekmektedir. Bu bağlara ilişkin gevşekliğin tespit edilmeden izole ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu yapılması, aynı menisküste olduğu gibi hem yetersiz stabilite sağlayacak hem de rekonstrükte edilen bağın zamanla gevşemesine ve cerrahinin başarısızlığına yol açacaktır.
Nadir de olsa kopan bağın saçaklanmadan, bütünlüğünü koruyarak ve kemikten sıyrılarak koptuğu hastalarda ön çapraz bağın ‘tamiri’ söz konusu olabilmektedir. Tamir planlanan hastalarda yaralanmadan sonra erken dönemde bağın kemiğe tespiti yapılmalı, çünkü üç haftadan daha uzun bir süre geçtiğinde tamir şansı olmamaktadır.
Hastalar ameliyatın ertesi günü taburcu olmakta, kol değnekleri yardımıyla kısmi yük vererek üstüne basabilmektedirler. Ameliyat sonrası ilk 2 haftalık sürede mobilize olmak için kol değneklerine, şişliğin dinmesi için de istirahat ve soğuk uygulamaya ihtiyaçları vardır. İki haftanın sonunda artık değneksiz yürüyebilir, dizini bükerek oturabilirler. Sol dizden ameliyat olan hastalar otomatik vites bir otomobili ikinci haftanın sonundan İtibaren, sağ dizden ameliyat olan hastalar ise ameliyat sonrası en az 4-6 haftanın sonunda kullanabilirler. Ameliyat sonrası erken dönemde başlayan fizik tedavi ve rehabilitasyon ile kas gücü ve eklem hareket açıklığının geri kazanılması amaçlanmaktadır. Sporcularda spora özgü rehabilitasyon ile spora dönüş çalışmaları ameliyat sonrası 4. aydan itibaren başlanmalı, futbol ve basketbol gibi rekabetçi sporlara dönüş için acele edilmemeli, 9-12 ay olmadan bu tür müsabakalara başlanmamalıdır.
Tüm Yazılar